“Bismillah ile baslamayan her iş güdüktür.”
Diye buyurmuş Resul u Zişan. Ben de Siirtte
yapacağım gezintinin mebdesinde “ Bismillah” diyorum.Şair in fikri neyse
zikride odur demişler.O sebepten bende
Veysel Karani Hazretleri
Türbesinde soluğu alıyorum. Her ne kadar farklı mecralarda farklı
muhtelif “Veysel Karani Türbeleri” olduğu gelse de kulağıma
biliyorumki şuan karşımda olan bu eski yapının yüzbinler Allah
Muhammet sedası sinmiş
fatihalar arşta ferşte yol olurken burada şeker satan cocukların beni
teslim alan bakışları şevkat ve masumiyetin belgesi adeta.
Mayıs ayların gülüdür
Taze bir çiçek dalıdır
İçerim ateş doludur
Mayısta gönlüm delidir
Güzel bir mayıs günü ve dilimde bu güzelliği
mısralarına dökmüş Sabahattin Ali nin şiiri. Mayısı senden daha iyi kim
anlatmış olabilir.
Türbe ve önü “Ziyaret Şekeri” adıyla nam salmış
akide şekeri satıcıları.Türbenin sağ ve
sol cenahında kahvehaneler gelsin çaylar gitsin kahveler. Kulağımda bir
bülbülün sesi beynime yol alırken sağ ayağım türbenin girişinde çoktan
yolunu buluyor.
Ağzımda akide şekeriyle siirt merkezinde hatta tam
orta yerindeyim. Saat 12 civarları
olmalı çünkü pek acıktım.En azından acıkmış olmalıyım çünkü “Büryan “ yiyeceğim
. Evet “Büryan” Siirtin en meşhur et yemeği. İçi ateş dolu kuyularda et
pişirilir nar gibi kızartılır kilo hesabı değil
gram hesabı yenir.En azından bu
kural fakirler için
“Ali Osman Et Lokantasında”yım sipariş artı 20
dakika ve büryan tabakta önümde.
Büryan ve Keşmir
aynı şey büryan pek tartışmalı bir yemek. Siirt ile Bitlis
arasında iki komşu il “ Büryan bizim yemeğimizdir.”
Yani Pakistan ve Hindistan için keşmir neyse Siirt ve Bitlis için Büryan
aynı şeydir.
Saat 13.00
lokantadan çıkıyorum.Sırada Alaaddin Paşa tarafından yapılmış “Saat Kulesi”
var. Pencereli bölmelerden oluşmuş bu eşsiz yapıya elveda
derken az sonra
göz bebeklerimi Ulu Cami dolduruyor. Diğer adıyla “Kırk Şehitler
Camii” . Caminin en önemli yanı
minaresidir . Dikdörtgen prizma üzerine yuvarlak gövdeli olarak
yerleştirilmiş firuze çinili bu camiinin diğer bir adı çinili cami dir.
Madem tarih dedim
tarihsel olanlardan devam ediyorum. Sıradaki durak Siirtin tarihi
çarşıları . İlk olarak Şeyh çarşısı
diyorum ardından Tabaklar çarşısı ve son olarak ta Bakırcılar çarşısı
antika eşyalar pek hoş bir alem .
Kendimi yaverleriyle yürüyen bir osmanlı
beyi gibi hissediyorum ama yanlız bir
gezginim .
“Param yok pulum yok
Malım mülküm olmasın hiç ziyanı yok “ derken gözüme “Bıttım Sabunu” ilişiyor tezgah raflarında. Hani saç döktürmeyen dökülen
saçlara bile gel diyen . 2 parça alıyorum.
Siirte geldiğimden beri belki de herşey den çok içimde yetim
bir çocuğu ziyaret etmek
var. “Pervari Balı “ evet güzel ülkemin hatta dünyanın kurbanı propaganda şekli reklamların kurbanı olmuş
“Pervari Balı “ . Yeterince
tanıtılmamış ki güzel ülkemde hak ettiği değeri görememiş . Güres caddesinde pervari balında alıyorum soluğu “Çok şükür işler iyi “ diyor Mahmut abi. Ama biliyorumki işler kesat kanaat gani
gani . “Allaha ısmarladık “ diyorum yarım saatlik bir sohbetten sonra . Ticari
bir taksiyle “Botan Çayı” na yol alıyorum
yılan gibi kıvranan bu çay mavi gözlü bir piton adeta. Karşıdaki mağaralar
botan çayı mağaraları tarihi pek eski.
Vakit daralıyor “ kızıl havaları seyret ki akşam
olmakta “ diyor Ahmet Haşim . Bitişide
bir türbeyle yapmak istiyor canım .
Tillodayım. Evliyalar Diyarındayım. “Gökteki
yıldızları arasındaki mesafeyi Tillo sokaklardan iyi biliyorum. “ diyen
büyük alim Allah dostu İbrahim
Hakkı ve İsmail Fakirullah hazretleri
türbesındeyim.Binlerce mezarın bulunduğu
mezarlık gerçektende bir
evliyalar diyarı.
Ellerimi açıp “El fatiha “ diyorum ve ayrılıyorum
usulca Tillo dan.
SİİRT KURTALAN EKSPRESİ ANADOLU LİSESİ
ÖĞRETMEN: ZÜLEYHA AYDIN
ÖĞRENCİ:10 D SINIFI ZEYNEP TEK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder